Süveyş Kanalı krizi
Süveyş Kanalı, Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlayan bir kanaldır. Dünyadaki kanallar arasında kapakları olmayan en uzun kanal olarak Da bilinir. Afrika çevresini dolaşmaya gerek olmadan Asya ile Avrupa kıtasını birbirine bağlamaktadır. Eski gemiciler çok fazla yol dolaşmak zorunda olduklarından bu kanalın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Kanalın yapımına, Mısır’ın Osmanlı topraklarında olduğu dönemde başlanmıştır. Günümüzde kanaldan günde yaklaşık olarak 70-75 gemi geçmektedir, dar olması sebebi ile gemiler tek tek geçiş yapmaktadır. Ayrıca kanal geliri Mısır devletinin en büyük 3. döviz kaynağıdır. Süveyş Kanalı ekonomik olarak Mısır tarafından işletilmektedir, fakat dünya ticaretinde bütün milletlerin ve ırkların geçiş hakkına sahip olduğu bir kanaldır, savaşta veya barışta kapatılma ya da sınırlandırılma gibi bir durumu yoktur.
Günümüzde geldiğimiz durumda ise Süveyş Kanalı dünya küresel ticaretinin % 15’inin gerçekleştirilmesini sağlamaktadır. Süveyş Kanalı ticareti ciddi derecede etkilediğinden dolayı dünyada ve ya Ortadoğu’da oluşan sorunlar direk olarak Ortadoğu’nun Süveyş Kanalı ile tepki vermesine yol açmaktadır.
İsrail Filistin Savaşı sebebiyle Yemen’deki, kendilerini Husiler diye adlandıran İran destekli bir grup yaptığı açıklama ile İsrail bayraklı gemilere saldırı düzenleyeceklerini ve kanalı geçmelerini engelleyeceklerini bildirmiştir. Bir kaç gemiye ise saldırı düzenlemişlerdir. Bu durum karşısında Armatörler yaptıkları açıklama ile gemilerin ve mürettebatın güvenlik riskinden dolayı gemileri Süveyş Kanalı’ndan geçirmekten vazgeçip Afrika’yı dolaştırma yoluna gitmişlerdir.
Aslında burada görünenin aksine şöyle bir durum da vardır : Süveyş Kanalı’ndan sadece İsrail bayraklı gemilerin geçişinde sıkıntı olmaktadır, fakat armatörler bu duruma tepki göstermek amaçlı olsa gerek bütün gemileri Afrika’yı dolaştırmak yoluna gitmişlerdir. Aslında dünya ticaretine baktığımızda Süveyş Kanalı tek el gibi gözükse de lojistikte tek el dünyanın güçlü armatörleridir. Aldıkları kararın ticarete etkilerini bilerek kendi istekleri doğrultusunda ticarete yön vermektedirler. Dünya ticaretinde var olan ekonomik kriz bu gibi olaylar ile daha da fazla kendisini göstermektedir.
Armatörler sorunluluğu olmayan ya da tehdit almayan gemileri dahi Ümit Burnu’na yönlendirilmiştir . Bu durumda neler olmuştur? Navlunlarda 2,5 kat gibi bir artışa sebep olmuştur, yolda olan anlaşmaları yapılan yüklere bile aynı oranda navlun artışları yansıtılmıştır. Transit süreler 30 günden 60 güne çıkmıştır. Baktığımız zaman olayın ucu yine son tüketiciye dokunmaktadır. Dünyanın enflasyonist ortamına bir de bu olaylar eklenince ticaret yapılamaz bir hal almaktadır.